Ocak 27, 2013

Keskin Bıçak ~ Philip Pullman


Sıra geldi Karanlık Cevher Dizisi'nin ikinci kitabı Keskin Bıçak'a. Kuzey Işıkları yorumunda da söylemiş olduğum gibi Keskin Bıçak ilk kitabın kaldığı yerden devam etme ve bize yeni olayları idrak etmeye çalışırken zaman kaybettirmeme özelliğine sahip. Keskin Bıçak'ın ilk sayfaları, Kuzey Işıkları'nın sonunda Lyra'nın gökyüzünde asılı duran şehre, Roger yardımıyla kurulan köprüden ulaşması ile biten son satırlarının yeni paragrafı adeta.

Lyra, ismi Cittàgazze olan, ilk kitaba adını veren Kuzey Işıkları şehrine ulaştığında çevrede kendisinden başka kimseyi göremez. Bomboş ve/fakat bir o kadar güzel bir şehirle karşı karşıyadır. Ben Cittàgazze ile ilgili satırları okurken aklımda canlanan sahneler kafamdaki İtalya figürlüyle oldukça benzer olmuştu. Elbette bu, şehrin adından da kaynaklanıyor olabilir. Lyra Cittàgazze'yi dolaşıp etrafta birilerini görmeyi umarken aynı zamanda yaşaması için gerekli şeyleri ahlâkî ikilemlerle de olsa gerçekleştirir. Boş olan cafelerde yaşayıp yemek yemek gibi. Lyra bu sayede, ikinci ve üçüncü kitaplarda yanında olacak ikinci başrol ile tanışır: Will Parry. Kitabın arka kapak yazısı Will hakkında fikir edinmek için yeterli cümleleri bize sunmuş:

"Lyra ve cini Pantalaimon üçüncü bir evrenden gelen bir firarî olan Will Parry ile karşılaştıkları farklı bir evrende yollarını kaybetmişlerdir. Will, çocukların aylak aylak gezdiği ancak yetişkinlerin ruhlarının tayflar tarafından emildiği Cittàgazze ile kendi Oxford'u arasında küçük bir pencere bulur.

Will'in kâşif babası yıllar önce ortadan kaybolmuş ve son zamanlarda garip tipler onun hakkında sorular sormaya başlamıştır; bunlardan birini yanlışlıkla öldüren Will polis tarafından aranmaktadır. Keskin bıçak ve Lyra'nın hakikat-ölçeri ile silahlanmış olan çocuklar John Parry'nin izine ulaşmak için yollara düşer."

Kitabın üstü hayli kapalı bir özetini de veren arka kapak yazısını biraz açalım:

Will, tıpkı Lyra gibi bir Oxford'lu. Fakat Lyra ile Will'i birbirinden ayıran şey, Will'in bizim Oxford'lu oluşu. Yani Will, sokağa çıktığınızda gökdelenleri, otomobilleri, uçakları ve pantolon giyen kızları görebileceğiniz bir Oxford'dan; oysa Lyra'nın Oxford'u, fanastik kitaplarda okumaya sıkça alıştığımız türden: Teknolojiden uzak, zamanı belirsiz ve sihir dolu bir evrene ait. Lyra'nın Oxford'unda uçaklar yerine zeplinler, günümüz otomobilleri yerine zihninizde şu an canlandırdığınız araçlar var; üstelik kızlar katîyen pantolon giymiyor. Lyra'nın Will'den ürkmesine sebep olan bir evren farklılığı da Will'in bir cini olmaması.

Kuzey Işıkları'nın başında Lyra Lord Asriel'in odasındaki dolapta konuşulanları dinlerken bahsi geçen bir kâşif vardı. Bu kâşifin de kim çıktığını söylememe gerek yok sanıyorum? Will babası ile ilgili sorular sormak, bilgiler edinmek için annesiyle yaşadığı eve sık sık gelen adamlardan iyice rahatsız olmaya başlar; ve bir gün içlerinden birini evden kaçmaya çalışırken kaza eseri öldürür. Polis Will'i ararken Will bir kedi sayesinde kendi Oxford'unun dışına açılan fark edilmesi bir hayli zor küçük bir pencere keşfeder. Lyra Cittàgazze'ye kendi dünyasından oraya yapılan köprü sayesinde ulaşırken Will buraya o pencereden geçerek gelir.

Cittàgazze'nin boş olmasının sebebi ruh emici tayfların yetişkinleri rahat bırakmıyor oluşu. Lyra ve Will'in tanıştıktan ve beraber biraz zaman geçirdikten sonra Cittàgazze'de karşılarına çocuklar çıkıyor. Tayfların çocuklara dokunmadığını da böylece öğreniyoruz. Ancak tayfların ne oldukları ve nereden geldikleri hakkında henüz bir bilgi bulmak mümkün değil.

Will Cittàgazze'de yaşadıkları bir arbede sonucu bu uğurda iki parmağını kaybederek Keskin Bıçak'ın yeni taşıyıcısı oluyor. Keskin Bıçak'ın işlevi, evrenler arasında pencereler açabilmek. Will zamanla bu işi iyice öğreniyor ve hem kendisinin hem de Lyra'nın çoğu kez kurtarıcısı oluyor.

Kitapta ilgiyle okunmayacak hiçbir karakter yok. Ama bir balon sahibi olan Lee Scoresby ve cadı Serafina Pekkala benim hâlâ unutmadıklarımdan. Hazır adı geçmişken, Lee Scoresby'nin John Parry'yi bambaşka bir adla tanıdığını da söylemeden geçmeyeyim.

Karanlık Cevher Dizisi'ni bloğa başlamadan önce okuduğum için tüm ayrıntıları hatırlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Daha detaylı bir yorum olması elbette mümkündü; ama bu kadarı da okutmak için bence yeterli! *\o

1 Yorum:

Kaan dedi ki...

gücünü ne karanlık ne aydınlık, grilikten alan karakterleri seviyorum.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Hera Eheres. Blogger tarafından desteklenmektedir.