Şubat 09, 2013

Perg Efsaneleri ~ Barış Müstecaplıoğlu


Fantastik bir seri, Türk bir yazar. Ülkemizde Fantastik Edebiyat dalında yazılmış birçok yabancı eserin yapılmış çevirileri ile bu tür, ilgilileri tarafından bilinir ve hayli okunur oldu. Hâl böyle olunca insanın aklına, "Neden ülkemizde bu tür çok az gelişmiş?" sorusu geliyor. İşte ülkemizde, bu alanda bir ilke imza atan isim Barış Müstecaplıoğlu. Kendisi aynı zamanda FABİSAD'ın kurulmasında da büyük emeği geçmiş muhterem bir yazar. Kaleme almış olduğu Perg Efsaneleri serisinin ilk kitabı olan Korkak ve Canavar Türkiye için bir ilk oldu. Ve bir ilk için hiç de yadsınamayacak bir kurguya, bir hayalgücüne sahiplik ediyor.

Dört kitaptan oluşan Perg Efsaneleri'nin ilk kitabında üç ana karakterle tanışıyoruz. Leofold, Guorin ve Geryan. Bu üç kişinin birbirlerinden bağımsız, ayrı birer hayatları varken bir gün yolları kesişiyor. Leofold aslında yakışıklılığı ile herkesi kendine hayran bırakan, güzeller güzeli eşi ile tam da bir elmanın iki yarısını oluşturan biri. Fakat ailesini kaybettiği tünelde kendi kaderi de bambaşka bir hâl alıyor. Tünelde yaşayan bir yaratığın Leofold'u dönüştürdüğü şey kitabın kapağında resmedilmiş ve sizi tiksindirmeye yeterince meraklı. Leofold bu nedenle insanlardan uzak/soyutlanmış bir şekilde yaşamaya mahkûm hisseden bir yaratık artık.



Guorin ise korkaklığı yüzünden hamile karısının öldürülmesi sırasında hiçbir şey yapamamış bir zavallı. Bu olaydan sonra üzüntüden bîtap düşen Guorin kimsenin yüzüne bakamaz hâle geliyor, en çok da kendisinin. İşte bu soyutlanmışlık hissinin ortaklığı, Leofold ile Guorin'i ormanda karşılaştıran.

Üçüncü karakter ise bir büyücü olan Geryan. Geryan dendiğinde zihninizde canlanması gereken klasik bir büyücü: Pelerin giyen, her parmağında farklı bir güç barındıran birer yüzük taşıyan bilge bir figür. Guorin'in Leofold'un bir canavar olmadığına kendini inandırması ve ona alışma süreci henüz tamamlanmamış olsa da ikisi birlikte iken karşılarına Geryan çıkıyor. Bu tekinsiz görünen büyücüye güven duyulup duyulmayacağı konusunda tereddütler yaşayan ikili Geryan'ın ormanda sergilediği küçük bir gösteri sayesinde ikna oluyor gibiler. Ayrıca, Guorin'e serinin tüm kitaplarında eşlik edecek olan kılıç Gorba da Geryan'ın bir armağanı.

İlk kitap Korkak ve Canavar, bu üçlünün birbirlerine alışma ve bir grup olma sürecinde yaşadıkları maceraları anlatan bir roman. Gerek bu kitap gerekse serinin tamamı için çok sade ve günlük bir dilin kullanıldığını söylemekte fayda var. Bu benim gözüme çok battı ve açıkçası rahatsız oldum. Halk için sanat anlayışı pek bana göre değil. Yapılan şey, adı üzerinde, sanat ise halkın ayağına gitmek değil, halkın ona yükselmesini sağlamak gerekir bence. Perg Efsaneleri'nde kurgunun güzelliği dildeki yoğunlukla buluşmuş olsa idi ortaya nasıl bir mükemmellik çıkardı hayal etmek güç doğrusu.

İkinci kitap Merderan'ın Sırrı'nda kahramanlarımıza iki yeni arkadaş ekleniyor: Bunlardan biri bir prom olan, efsanelere konu olmuş, gerçekten var olup olmadığından kimsenin emin olmadığı okçu Nume ve Geryan'ın yakın dostlarından olan bir büyücünün kızı Nela. "Kahramanlarımız Merderan'ın Sırrı'nda Öte Diyarlar'dan PErg'e dönüyorlar ve gizemli bir kadının eşliğinde zorlu bir yolculuğa çıkıyorlar. Peşlerindeyse özgürlüklerini bu üç garip adama borçlu olduklarını bilmeyen eğitimli avcılar var. Bu ölüm-kalım savaşında hayatta kalabilmek için amansız bir mücadele vermeleri gerek."

Serinin üçüncü kitabı Bataklık Ülke'nin içinde bizi bir sürpriz bekliyor. Kitabın içinden çıkan dev Perg haritası seriyi severek okumuş olacakları epey mutlu edecek.

Bataklık Ülke'nin içeriğinde efsanevî gemi Durkgador ile Perg'in gizemli topraklarına yelken açan kahramanlarımızın Fuoli'ye vardıktan sonraki hikâyesi anlatılıyor. Fuoli bataklıklarıyla meşhur bir diyar. Kahramanlarımız buradayken daha önce tanışmadıkları bir ırk olan burfenlerle de tanışma fırsatı buluyorlar. Klasik gündelik olayların haricinde Bataklık Ülke'de bir inanç savaşı cereyan etmek üzere; bu savaşa manî olma görevi yine kahramanlarımıza düşüyor. Kayıp veliahtı Fuoli'nin geleceği için bulup kurtarmak da. Bu maceraların arasında hepimizin beklediği ve hiç şaşırmayacağımız bir detay da veriliyor -doğru tahminleri duyar gibiyim: Guorin ve Nela arasındaki etkileşim.

Tanrıların Alfabesi Perg Efsaneleri'nin nihâyet bulduğu kitap. Geryan'ın yokluğunda dört kahramanımızın yaşayacağı son macerada heyecanlı ve sürükleyici sayfalar bizi bekliyor. Dernat'ta kendileri hakkında tüm gerçekleri öğrenen Leofold, Guorin, Nume ve Nela Geryan'la ilgili bir gerçekliği sorgulamak zorunda kalıyorlar. Yalnızca bu da değil; asırlık gizemler ve daha nicesi! Büyük bir savaşın ortasında aynı safta yer alan iki gruptan birinde Leofold, birinde Ferian. Kim bu Ferian? Kim gerçek Geryan? Guorin aslında kim? Yalnızca bir emanet taşıyıcısı mı, yoksa çok daha fazlası mı? Her şey gün yüzüne çıkıyor! Tanrıların Alfabesi Türkiye'deki bir ilkin son satırlarını içeriyor.

Perg Efsaneleri Metis Yayınları'nın bastığı bir seri. Kitapların hepsi ortalama olarak 270 sayfadan oluşuyor; ve çabuk okunuyor. Bir süre basımı olmadığı için tedarik edilememe aşaması yaşayan seri bu sene yeniden ve çok daha güzel/doyurucu kapaklarla basıldı. İlk basımlarına sahip olmak elbette güzel; fakat göz doldurması açısından yeni basımlar tavsiye edilir efendim. Öyle ya da böyle bir fantastik-sever olarak bu seriyi  okumadan geçmemek gerek.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Hera Eheres. Blogger tarafından desteklenmektedir.