Bu kez yorumlar Miras Döngüsü'ne! Yeni(den) bir seri, yeni(den) soluksuz okunan binlerce satır. Christopher Paolini'nin 15 yaş mahsulü bu kitabına ön yargıyla başlayan herkese pişman olma garantisi verilir!
Miras Döngüsü aslında bir üçleme olarak kalması planlanmış bir seri iken Paolini'nin dördüncü kitabın geleceğini duyurması üzerine serinin Miras Üçlemesi adı, Miras Döngüsü'ne dönüştü. Seriyi oluşturan kitaplar sırasıyla Eragon, Eldest, Brisingr ve Miras. Taze taze bitirmişken Eragon yorumunu geciktirmek istemedim.
Kitabın arka kapağında yalnızca şunlar yazılı:
"Bir çocuk..
Bir ejderha..
ve Soluksuz Macera!"
Yeterince üst kapalı olarak verilmiş bu özeti biraz açmak, niyetim.
Öncelikle, kitabın giriş bölümünü çok beğendim. Kazara bir gün televizyonda yayınlanan filmine denk gelmiş olduğum için giriş ve konu hakkında az çok fikrim vardı. Filmle kitapta birbirini tutan ender tasvirlerden biri, giriş bölümü.
Bir elfin yanında iki koruyucu ile birlikte bir emaneti sağ salim kendi topraklarına götürmek üzere yoldayken karşısına çıkan Shade ve ekürisi kitabın ilk bölümünü oluşturuyor. Yol alırken saldırıya uğrayan elf, emaneti koruyabilmek için, Shade onu elinden almadan sihirle başka bir yere yolluyor. Ve bölüm bitiyor.
Sahne değişiyor.
***
Eragon Palancar Vadisi'nde bulunan Carvahall adında bir köyde yaşayan 15 yaşında bir çocuk olarak beğenimize sunuluyor. Henüz bebekken annesi tarafından dayısına terk edilen ve dayısını hayatı boyunca babası, kuzenini de kardeşi olarak bilen Eragon bu ilk sayfalarda gerçeği öğreniyor. Fakat hayatında pek bir değişiklik olmaksızın dayısı ve kuzeni ile birlikte olan yaşamına devam ediyor.
Eragon'un dayısı Garrow'un çiftliği tüm köyden biraz soyutlanmış, daha yüksek ve merkeze daha uzak bir yerde. Ve çiftliğin zengin bir çiftlik olduğunu söylemek hayli güç. Eragon ise yay kullanmakta adeta bir usta. Çiftliğe et getirmek onun görevi denebilir yani. Yine bu amaç için Carvahall'dan ayrılıp Spine'a doğru yola çıktığı bir zaman, ne zamandır gözüne kestirmiş olduğu geyiğin peşine düşüyor. Bununla aynı esnada başka bir sahnede olmakta olan şeyleri ilk bölümden bahsederken anlatmıştım. Eragon tam geyiği vuracakken Shade'in öfkesinin tadına bakmak zorunda kalıyor. Emanet'in elinden kaçmış olmasının verdiği öfkeyle sihir yardımıyla bir yangın çıkaran Shade, Eragon'un gözdesi geyiği korkutup kaçmasına yol açıyor. Bir süre peşinden gittikten sonra geyikten vazgeçmek zorunda kalan Eragon umutsuz bir şekilde geri dönmeye hazırlanırken gözüne oldukça büyük masmavi bir taş ilişiyor.
Her şey de böyle başlıyor.
***
Eragon elinde taş çiftliğe döndüğünde ne Garrow ne de Roran (Eragon'un kuzeni) bu taşın değeri hakkında yorumda bulunabiliyor. Eragon taşı bir güzel inceliyor; kırmaya çalışıyor, olmuyor; çizmeye çalışıyor, olmuyor. Yüzeyin pürüzsüzlüğü ve yaralanmazlığı Eragon'da büyük bir hayret uyandırıyor. Yakın zamanda Carvahall'a gelmesi beklenen tacirler buraya ulaştığında Eragon onlardan birinden taşın değeri hakkında bir bilgi alabileceğini umuyor. Fakat eve etsiz dönmek istemediği için köyün kötü adamı kasap Sloan'a gidip et almak için yalvarıyor. Adam parasını almadan et vermeyeceğini ısrarla söyleyince Eragon taşı çıkarıp Sloan'ın önüne koyuyor. Sloan taşı, Eragon'un olduğunu tahmin ettiği değerden çok çok daha az bir paraya almayı kabul edip aynı azlıkta et verecekken Eragon'un imdanına köyden tanıdığı başka biri, demirci Horst yetişiyor. Böylece Eragon hem taşını kaybetmemiş hem de etlerini almış oluyor; vakit bulduğunda etlerin karşılığını ödemek üzere Horst'a yanında çalışma sözü vererek.
Taş Eragon'un elinde kalıyor en nihayetinde. Birkaç gün böylece geçtikten sonra bir gece Eragon uykusundan âniden uyanıp duyduğu sesler karşısında irkiliyor. Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken taşın içinden geldiğini fark edip içinde korku barındıran bir şaşkınlık yaşıyor. Derken taş çatlıyor ve içinden minicik bir ejderha çıkıyor.
Eragon taşın bir taş değil yumurta olduğunu ancak o zaman fark ediyor. Elini uzatıp ejderhaya dokunduğunda bütün vücudunu uzun bir titreme nöbeti ve ateş sarıyor. Eragon normale döndüğünde sağ avucunda bir sembolün belirdiğini görüyor: gedwey ignasia.
***
Ejderhasını herkesten saklamak zorunda olan Eragon ona ormanın içinde güzel bir sığınak yapıp her gün ziyaretine gidiyor. İnsanlarınkinden hayli hızlı bir şekilde büyüyen ejderhanın bakımı ve saklanması her geçen gün zorlaşıyor. Biraz zaman geçtikten sonra Eragon ejderhasıyla zihinsel bir bağlantı kurabildiğini fark ediyor.
Köyün masalcısı Brom'un hikâyelerinden ejderhalarla ilgili efsaneler hiç eksik olmuyor. Brom, Eragon'un tanıdığı ve sevdiği biri olunca Eragon biraz bilgi edinmek için üstü kapalı sorular sormaya Brom'un yanına gidiyor. Ejderhaların ve Süvari'lerin tarihinden isimlerine kadar bir sürü soru sorduktan sonra Brom'un yanından ayrılan Eragon'un atladığı bir detay var: Brom'un aklı ve zekâsı.
Ejderhasının yanına dönen Eragon ona beğenmesi için Brom'dan öğrendiği isimleri sayarken ejderha hepsini tek tek reddediyor. Ve bunun sebebinin Eragon'un saydığı her ismin onun cinsiyetine uymuyor oluşu olduğunu hemen anlıyoruz. En sonunda Eragon masmavi dişi ejderhasına Saphira adını veriyor.
***
Kaybolan yumurtanın peşine düşen Shade ve Urgallar Eragon'un köyüne kadar geliyor. Ve bu, çiftliğin yerle bir olmasına ve Garrow'un ölümüne sebep oluyor. Çalışmaya gitmiş olan Roran ve onu tehlikeden koruyan Saphira'nın kaçırdığı Eragon bu dehşetten kurtulmayı başarmış olsa da bu olay Eragon'un hayatına yepyeni bir yön veriyor: İntikam.
Kimliğini kabul edip bir Süvari olarak Urgallar'ın peşine düşmeye karar veren Eragon bir eşlikçisi olduğunu Brom'u karşısında görünce anlıyor. Her şeyi anlamış olan Brom, yolculukları boyunca Eragon'a gerekli Süvari eğitimini veriyor. Kılıç talimleri, sihir dersleri ve işe yarayacak hayatta kalma şartları.
Eragon, Brom ve Saphira bu macerada neredeyse bütün Alagaesia'yı gezmiş oluyorlar. Urgallar'ın peşinde, onları yakalamak için yol alırken uğradıkları bir köyün katledildiğini görünce ve karşılarına orada iki Urgal çıkınca Eragon içinde biriken güç ve öfkeyle ilk büyük sihrini yapmış ve bunu deneyimlemiş oluyor.
Urgallar'ın büyük bir orduyla kötü kral Galbatorix'in hizmetine girmeyi kabul ettiklerini öğrenince Eragon Urgalları tek başına kovalamaktan ziyade Varden'a katılmayı düşünür hâle geliyor. Brom'la yolculukları sırasında Teirm'e de uğrayan Eragon, burada Brom'un yakın bir dostu sayesinde Urgalların izlerini takip edebileceği bir fırsat buluyor. Teirm'de ayrıca şifalı otlar satan Angela ve kedisi ile tanışan Eragon için bu Angela ve Solembum'u son görüşü değil. Ayrıca Solembum bir kedi-adam.
Eragon, Brom'un hediyesi olan kılıcı Zar'roc'un aslında kime ait olduğunu yolda tanıştıkları ve daha sonra Eragon'un kardeş kadar yakın olacağı Murtagh sayesinde öğreniyor. Bu kılıç, Süvari'lere ihanet etmiş olan ve Galbatorix'in en sadık hizmetkârı, On Üç Tövbekârlar'ın ilki ve sonuncusu Morzan'ın kılıcı; ve Murtagh da... Ehem öhöm. Neyse.
Bu koca yolculuğun kaderi Brom'u Eragon'n elinden söküp alırken Brom'la ilgili gerçekleri öğrenme fırsatı buluyoruz. Ve Eragon artık yoluna Murtagh ile birlikte devam ediyor; ve bu yolculuk onları krala karşı örgütlenmiş olan Varden'a gitmeye mecbur bırakıyor. Çünkü Eragon'un gerek rüyalarında gerekse de kristal görüş sayesinde görebildiği bir elfi hapishaneden kurtardıklarında kızın ölmek üzere olduğu ve panzehir için Varden'a gitmek zorunda oldukları gerçeği karşılıyor onları.
Şimdi Varden'da büyük bir savaş onları bekliyor. Varden çökecek mi yoksa Urgallar'a direnebilecek mi? Shade'in sonu ne olacak? Eragon'un nefesini kesen elf Arya'nın üstlenmesi gereken sorumluluklar neler? Saphira ne yapabilecek kadar büyüdü? Eragon bir Süvari adını taşımaya layık mı?
Miras Döngüsü'nün ilk kitabı Eragon - Ejderha Süvarileri'nin Mirası on beş yaşında bir yazarın elinden çıkma bir eser için harikulâde. Kitap 509 sayfadan oluşuyor ve Altın Kitaplar sayesinde elimize ulaşıyor. Eragon, okurken hiç sıkılmayacağınız, aksine elinizden bırakmak zorunda kaldığınızda dudak büktüren cinste bir kitap. Film için aynı şeyi söylemek gerçekten mümkün değil.Kitaba başladığımda film ile ilgili bütün hatırladıklarımı hafızamdan çıkarmaya gayret gösterdim. Elbette neredeyse hiçbir film kitabı kadar tat vermiyor; ama Eragon için konuştuğumuzda konudan da hayli sapıldığını görüyoruz. Kitabı okuyup "Dur bakayım bir filmi de izleyeyim ben," düşüncesiyle takıp filmi izlemek yerine sanki başka bir filmmiş gibi izlenirse belki tat verebilir. Yalnızca Carvahall'ı gözümde canlandırırken filmdekine benzer bir yer oluşmuştu aklımda, "Evet," dedim, "Bari bu benzemiş." Fakat zaten konumuz film değil, kitap. Kesinlikle okunası, kesinlikle devam edilesi kitap. Serinin ikinci kitabı olan Eldest'i iki gün önce edindim. En kısa zamanda okuyup yorumlarımı paylaşacağım. *\o
0 Yorum:
Yorum Gönder