Nisan 22, 2014

Ötekiler Arasında ~ Jo Walton

Çok uzun bir aranın ardından tekrar merhabalar demeye yüzüm var mı diye sorguladım önce. Sonra bir yerlerde en az bir özleyen/arayan varsa diye utancı bir kenara bırakıp yüzümü aldım ve işte: Merhabalar.

***

Sanıyorum beni buradan, en son okuduğum lâkin üzerine konuşmayı geçin, okuduğumu dahi aklımdan çıkarmak istediğim o kitap uzaklaştırdı. Yine de, siz bir hata yapmadan önce uyarmak -madem bir blog sahibiyim- vazifem benim. Dayanın fantastik soluyan bütün Kıymetli'ler; yetiştim! Hepinizi Ötekiler Arasında'ya karşı silahlandırmam gerek.



Evet. Ötekiler Arasında benim seri okumayı kesmeye ve biraz tek tabanca bir şeyler okumaya karar verdiğim ilk güne denk geldi. Aynı ortamda asla anılmaması gerekse de Yolun Sonundaki Okyanus ile birlikte aldığım ve her zamanki, "Daha güzeli sona sakla," tutumumla önce başladığım bir kitap. -tı. Dedim ya, yazmayalı çok fazla zaman oldu. Nebula'yı da Hugo'yu da kaptığını ön kapakta görünce iştahım da kabarmamıştı desem büyük yalan.

Fakat tatmin? Onu burada bulamazsın abim be. Elbette her şey kitaptan ne beklediğinize bağlı. Ya da ne kadar kolay doyduğunuza, tabiî.

Konu'ya gelelim.


***

Kitabın güzel ve merak uyandırıcı bir girişi vardı. Fakat ne yazık ki böyle devam etmiyor. Benim gibiyseniz ve "Kaç sayfa oldu, e hadi, nerede olay?" deyip deyip hiçbir şey alamayınca kızıyorsanız okumayınız efendim. Kitabın baş karakteri Mori adında genç bir kız. Şunu da belirteyim: Kitabın bana hitap edemeyeceğini baş karakterin bir kız olmasından zaten anlamalıydım aslında. Mori'nin kitabın başında, olduğunu anlayabileceğimiz bir ikizi de var(-dı): Mor. Mori ve Mor'un perilerin yardımıyla yaptığı bir engelleme büyüsü olduğunu öğreniyoruz önce. Bu büyünün Mori için çok ağır bir bedeli olmuş ancak: Annesinin kötü büyülerine manî olayım derken diğer yarısını kaybediyor -Mor'u.

Mori'yi annesinden tiksinen bir karakter olarak okuyoruz. Mor'u da onun yüzünden kaybettikten sonra artık annesiyle aynı havayı soluyamayacağına karar veren Mori halalarıyla birlikte yaşayan ezik babasının yanına kaçıyor. Halaları etrafta bir Mori olmasına pek katlanamayan bir üçlü. Bu nedenle Mori'yi bir yatılı okula veriyorlar.

Fantastik unsur arıyorsunuz şu an, biliyorum. Sabredin bile diyemiyorum.

"En İyi Fantastik"i almış bir kitapta -tam hatırlamasam da- rahat en az ilk 50-60 sayfada yukarıda yazdıklarımdan başka bir şey anlatılmıyor. Kitabın daha sonrasında da Mori'nin günlüğünü okuduğumuzu iyice fark ediyoruz. Elbette kitabın başından itibaren sayfa üstlerinde tarihler var; yani bunun bir günlük olduğunun farkındayız. Ama yine de insan esaslı bir olay örgüsü bekliyor. Ben bekliyorum. -dum. Kitap bundan böyle hiç heyecanlandırmaksızın bu minvalde devam ediyor ve Mori'nin okulda geçen her gününe her gün lanet okuyuşunu, ara sıra geliveren mastürbasyon merakını, seks beklentisini, okulda nasıl soğuk davranılan biri olduğunu, çantasının içinde nelerin bulunduğunu ve bastonunun getirdiği "Dalga Geçilebilir" statüsünü okuyoruz.

İlginizi çekebilecek ve kitaptaki tek değerli şey, sunduğu bilim-kurgu kartelası. Mori'nin okulda bir iki gün içerisinde bir bir devirdiği bilim-kurgu kitaplarının hepsinin ismi ve yazarı kitapta bize sunuluyor. Bilim-kurgu ile aram çok iyi olmadığından net yorumlar yapamayacak olsam da orada çok değerli bir Okunacaklar Listesi olduğunu söyleyebilirim. Ancak burada da bana hayli itici gelen bir özellik söz konusu Mori'de: Kız, kalınlığı ne kadar olursa olsun kitapları en fazla üç günde adeta yutuyor. Ve hiç ara vermeden yenisine başlıyor. Bu benim asla kendimle özdeşleştirmeyeceğim bir durum. Kitapları tüketmek bu. Kim, bu kadar hızlı okuyup okuduğu şeyden gerçekten haz duyabilir ki? Ve kim, kitap bittiğinde kendine onu sindirme fırsatı vermeden yeni birine başlayıp maymun iştahıyla kitap tüketerek okuduklarına hakaret eder?

***

En büyük eleştirim ise kitabın fantastik olarak nitelenmesine. İnanılır gibi değil. Hayır. Yüzlerce sayfa içerisinde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar "peri, büyü, cadı," sözcüklerini kullanıp -ve bunları sadece sözcük olarak kullanıp!- fantastik bir eser ortaya çıkarttığınıza inanıyorsanız yazık; "En İyi Fantastik" seçiyorsanız iki kere yazık.

Kitapta asla Anne'nin nasıl bir büyü yaptığını, Mor'un Mori ile Galler'de nasıl iletişim kurabildiğini, "neden" böyle olduğunu, perilerin kitapta orada öylece durmaktan başka bir şey yapmadıklarını neden kimsenin fark etmediğini, Glorfindel'in Mori'nin erkek olduğunu tahmin ettiği ve en az bir kez onunla seksi aklından geçirdiği bir peri olmaktan başka ne işe yaradığını okuyamıyoruz. Mori yabancılaştığı Ötekiler'e mecbur kalmamak için büyüyle bir "Türdeş Grubu" yaratırken "İki şekil çizdi, gitti yattı"dan başka neden bir şey söyleyemiyoruz? Çünkü yazılmamış. Ve eğer bu yazıya buraya kadar devam ettiği hâlde aranızda hâlâ Ötekiler Arasında'yı fantastik diye niteleyecek biri kaldıysa hepinizi tek tek Kitap'la ilgili tanıtımların yazıldığı başka, sığ bloglara alalım sevgili okuyucular. Burada sadece "fantastik" dendiğinde gerçek bir eser okuyunca doyanlar kalsın.

"Burada!" *\o

2 Yorum:

Le yan dedi ki...

Merhaba
Ben bu kitaba başladım sıkıldım yarım bıraktım.
sonra oflaya oflaya okudum bitti.
Bence bu kitaptaki kızın hayatından fantastik değil aile dramı çıkardı

Adsız dedi ki...

Hay eline, diline sağlık ���� Bu nasıl bir hüsrandı, ben bunu aklımdan nasıl çıkartırım bilemiyorum.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Hera Eheres. Blogger tarafından desteklenmektedir.