Konu fantastik edebiyat olunca Türk yazarlara güvenmek hâlâ hayli zor. Ülkemizde, artık çok daha fazla ilgi görüyor olsa da, fantastik romanlara ve onları yazanlara alışmak da güvenmek de daha zaman alacak. Bu nedenle korkarak, daha doğrusu çekinerek aldım Uykusuzlar'ı. Bana kitabı aldıran konusunun rüya temelli oluşuydu. Rüyalar hakkında çok meraklı ve öğrenmeye aç biri olarak her türlü kitabı edinmem işten bile olmuyor.
Kitapları yarım bırakmak âdetim değildir; başladığım şeyleri yarıda kesmeyi seven biri olmadım hiç. Ancak Uykusuzlar'ı okumaya başladığımda bu aklımdan geçmedi değil. Popüler kültürü beslemeye yönelik, sükse yapmak için yazılmış bir kitap olduğunu düşünmekten ve ergen ruhunu yemlemek için ateşli aşk unsuruyla harmanlanmış bir kitap (?) olduğunu kabullenmekten başka çarem yoktu, ilk birkaç on sayfada.
Durum pek de öyle değilmiş lâkin. Giriş bunu sezdirse ve biraz sıksa da inat edip o ilk sayfaları okumayı başarır ve ilerlerseniz Uykusuzlar elinizden bırakamayacağınız bir kitaba dönüşüveriyor. Ne zaman bu değişimi yaşattığını anlamıyorsunuz; ama bir bakıyorsunuz ki okumayınca aklınız kalıyor. Bu bağlamda beni gerçekten şaşırtan bir kitap oldu Uykusuzlar.